Üsküdar’a Gider İken…

Üsküdar, Antik dönemde Hrisopolis (Altın Şehir) olarak bilinen, taşı toprağı altın İstanbul’un en bilinen yerleşimlerden biri…  Kaynaklara göre bu Altın diyarı, MÖ409 yılında Alkibiades önderliğindeki Atinalılarca kurulmuş. Hrisopolis (Üsküdar), Bizans’tan Asya’ya uzanan büyük Roma yollarının askeri ve ticari seferlerin başlangıç noktasıymış.

Üsküdar, yüzyıllardır korunmaya muhtaç, yüzyıllardır zenparelik…

Konumu nedeniyle savunmaya çok müsait olmayan bu güzeller güzeli Hrisipolis, Konstantinopolis surlar içinde güvenle yaşarken, işkalciler tarafından yakılmış yıkılmış…İşte tam da bu nedenle Bizans döneminden hiç bir kalıntıya rastlamak mümkün değil.

12.yy’da Leandros Kulesi ( Kız Kulesi ) karşısındaki Skutarion imparatorluk sarayından esinlenilerek semt Skutari diye isimlendirildi. Başka bir kaynağa göre ise semtin adını Bizans askeri üssü Skuterion’dan aldığı söyleniyor. Konstantinopolis düşmeden yüz yıl öncesinde (14. yy) Üsküdar, Türklerin eline geçti. O zamana kadar Bizanslıların Skutari dediği semtin adı, Türkler tarafından Üsküdar olarak değiştirildi.

İstanbul’un fethi denilince şuan yaşadığımız sınırların topyekün fethedildiği gelir akla, fakat öyle değil. Türk orduları Malazgirt Savaşı’ndan iki yıl sonra yani 1073 yılında Boğaz’ın Anadolu yakasına ayak basıp, burayı askeri bir merkez olarak kullandılar. Osmanlı İmparatorluğunun 2. padişahı Orhan Gazi tarafından fethedilmiş.

İstanbul’un fethinden sonra şehre dahil edilen semt Boğaz’ın her iki yakasında süzülen kayıkları ile Üsküdar’a popülerlik katar. Osmanlı döneminde özellikle Valide Sultanlar tarafından şehrin hengamesinden kaçıp huzurlu nefes almak için yapılan saraylarla dönemin meşhur yerlerinden biri olmuş.

İmparatorluğun ilk dönemlerinde muhteşem imparatorluk evlerinden biri olan Kavak Sarayı da işte tam bu huzur anlarından biri. Dönemin sanatkarlarından M. Melling,  3.Selim döneminde yaptığı bu mimariye Bosphore adlı kitabında yer vermiş. Kaynağa göre, saray şimdiki Selimiye Kışlası’nın arkasındaki sırtlarda yer alıyormuş.  Kavak Sarayı’nın harem dairesine gidecekler için bir iskele bile yapılmış. İşte o iskele ve çevresi bugün Harem diye anılıyor… Hasni şu sevdiklerimiz tarafından yolculandığımız ya da sevdiklerimize ulaşmak üzere yola çıktığımız…  Kavak Sarayı’nın harem dairesine ulaşmak isteyen meraklılarına duyrulur malesef sarayın yerinde yeller esiyor…

Huzuru arayanları tüm kıyılarıyla sarıp sarmalayan, dingin, vapurdan selamlayan martılara yüzyıllardır ev sahipliği yapan şehir… Bir bardak çayla seyrine hayran kaldığımız Kız Kulesi hakkında hikayelerle dinlendiğimiz, havası, suyu, taşı toprağı Altın Şehir, Üsküdar…